Skip to main content

hakkiHiv Belirtileri: Belirtilerin Erken Dönemdeki Belirsizliği ve Kronik Evredeki Çeşitliliği

Hiv belirtileri İnsan İmmünyet Yetmezliği Virüsü (HIV), bağışıklık sistemini hedef alarak zamanla vücudun enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale gelmesine neden olan bir retrovirüstür. HIV enfeksiyonunun seyri, bireyden bireye farklılık gösterebilen ve genellikle üç ana evrede ilerleyen karmaşık bir süreçtir: akut enfeksiyon, klinik olarak asemptomatik dönem ve son evre olan AIDS (Edinilmiş İmmün Yetmezlik Sendromu). HIV belirtileri, bu evrelerde belirgin farklılıklar gösterebilir ve erken dönemdeki belirsizlik, enfeksiyonun sessizce ilerlemesine olanak tanıyabilir. Bu makale, HIV enfeksiyonunun farklı evrelerindeki belirtilerini derinlemesine inceleyerek, erken tanının önemini vurgulamayı ve bu sinsi virüsün farklı yüzlerini aydınlatmayı amaçlamaktadır.

Akut HIV Enfeksiyonu: İlk Karşılaşmanın Belirsiz Sinyalleri

HIV ile ilk kez karşılaşıldığında, vücut virüse karşı bir bağışıklık yanıtı vermeye başlar. Bu döneme akut HIV enfeksiyonu veya serokonversiyon dönemi denir ve genellikle virüse maruziyetten 2 ila 4 hafta sonra ortaya çıkar. Bu evredeki belirtiler, vücudun diğer viral enfeksiyonlara verdiği tepkilere oldukça benzerdir ve bu nedenle sıklıkla göz ardı edilebilir veya yanlış teşhis konulabilir:

  • Grip Benzeri Semptomlar: En sık görülen belirtiler arasında ateş, halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları ve baş ağrısı yer alır. Bu semptomlar, mevsimsel grip veya diğer viral enfeksiyonlarla kolayca karıştırılabilir.
  • Boğaz Ağrısı: Yutkunmada zorluk ve boğazda tahriş hissi de akut HIV enfeksiyonunun bir işareti olabilir.
  • Lenf Bezlerinde Büyüme (Lenfadenopati): Özellikle boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerindeki lenf bezlerinde ağrısız veya hafif ağrılı şişlikler fark edilebilir. Bu, bağışıklık sisteminin virüse karşı aktifleştiğinin bir göstergesidir.
  • Deri Döküntüsü: Vücutta, genellikle gövdede başlayan ve bazen yüz ve ekstremitelere de yayılabilen kırmızı, kabarık olmayan bir döküntü ortaya çıkabilir. Bu döküntüye kaşıntı da eşlik edebilir.
  • Gece Terlemeleri: Özellikle uyku sırasında aşırı terleme, akut HIV enfeksiyonunun bir başka belirtisi olabilir.
  • İshal: Bazı bireylerde geçici ishal görülebilir.

Akut HIV enfeksiyonu belirtileri genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden kaybolur. Ancak bu, virüsün vücuttan tamamen temizlendiği anlamına gelmez. Virüs aktif olarak çoğalmaya devam eder ve bağışıklık sistemine yavaş yavaş zarar vermeye başlar. Bu nedenle, bu belirtileri yaşayan ve risk faktörleri (korunmasız cinsel ilişki, ortak enjektör kullanımı vb.) olan kişilerin HIV testi yaptırması erken tanı için kritik öneme sahiptir.

Klinik Olarak Asemptomatik Dönem: Sessiz İlerleyişin Maskesi

Akut enfeksiyon dönemi sona erdikten sonra, birey genellikle uzun bir süre boyunca kendini tamamen sağlıklı hissedebilir. Bu döneme klinik olarak asemptomatik veya kronik HIV enfeksiyonu dönemi denir. Bu evrede virüs vücutta aktif olmaya devam eder ve CD4+ T hücreleri olarak adlandırılan bağışıklık sistemi hücrelerini yavaş yavaş tahrip eder. Ancak bu süreç genellikle belirgin semptomlara yol açmaz. Bu sessiz ilerleyiş, HIV enfeksiyonunun sinsi doğasını yansıtır ve birçok kişinin enfekte olduğunu yıllarca fark etmemesine neden olabilir. Bu dönemde HIV pozitif bireyler bulaşıcıdır ve tedavi almadıkları takdirde enfeksiyon ilerlemeye devam eder.

AIDS (Edinilmiş İmmün Yetmezlik Sendromu): Bağışıklık Sisteminin Çöküşünün Belirtileri

Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonu, bağışıklık sisteminin ciddi şekilde zayıfladığı ve CD4+ T hücre sayısının kritik düzeyin altına düştüğü AIDS evresine ilerler. Bu evrede vücut, normalde kolayca savaşabileceği fırsatçı enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale gelir. AIDS evresindeki belirtiler oldukça çeşitlidir ve bağışıklık sisteminin hangi bölgelerinin etkilendiğine bağlı olarak farklılık gösterir:

  • Sık Tekrarlayan ve Şiddetli Enfeksiyonlar:
    • Pnömoni (zatürre), özellikle Pneumocystis jirovecii pnömonisi (PCP): HIV pozitif bireylerde sık görülen ve ciddi bir akciğer enfeksiyonudur.
    • Tüberküloz (TB): Hem aktif hem de latent tüberküloz, HIV pozitif bireylerde daha sık görülür ve daha hızlı ilerleyebilir.
    • Kandidiyazis (mantar enfeksiyonları): Ağızda (pamukçuk), yemek borusunda veya vajinada tekrarlayan ve tedaviye dirençli mantar enfeksiyonları.
    • Sitomegalovirüs (CMV) enfeksiyonu: Gözlerde (retinit), sindirim sisteminde veya diğer organlarda ciddi enfeksiyonlara neden olabilir.
    • Herpes simpleks ve herpes zoster (zona) enfeksiyonlarının sık tekrarlaması ve şiddetli seyretmesi.
  • Bazı Kanser Türlerinin Gelişimi:
    • Kaposi sarkomu: Deride, ağızda, lenf bezlerinde ve diğer organlarda mor veya kahverengi lekeler veya tümörler şeklinde görülen bir kanser türüdür.
    • Non-Hodgkin lenfoma: Bağışıklık sisteminin kanseri olan lenfomanın bazı türleri HIV pozitif bireylerde daha sık görülür.
    • İnvaziv rahim ağzı kanseri: HIV pozitif kadınlarda daha sık görülür ve daha hızlı ilerleyebilir.
  • Diğer Belirtiler:
    • Açıklanamayan kilo kaybı (zayıflama sendromu).
    • Kronik ishal.
    • Uzun süreli ve geçmeyen yorgunluk.
    • Gece terlemelerinin devam etmesi.
    • Deri lezyonları ve döküntülerinin yaygınlaşması ve şiddetlenmesi.
    • Nörolojik belirtiler: Hafıza sorunları, konsantrasyon güçlüğü, demans, periferik nöropati (sinir hasarı sonucu uyuşma, karıncalanma, ağrı).

AIDS evresi, bağışıklık sisteminin ciddi şekilde hasar gördüğünü gösterir ve tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilir. Ancak günümüzde antiretroviral tedavi (ART) sayesinde HIV enfeksiyonunun ilerlemesi büyük ölçüde yavaşlatılabilir ve AIDS evresine geçiş önlenebilir. Erken tanı ve düzenli tedavi, HIV pozitif bireylerin sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmelerini mümkün kılar.

Erken Tanının Hayati Önemi ve Test Yöntemleri

HIV belirtileri erken dönemde spesifik olmadığı için, risk faktörleri olan herkesin düzenli olarak HIV testi yaptırması hayati önem taşır. Erken tanı, tedaviye erken başlanması ve virüsün bağışıklık sistemine verdiği zararın en aza indirilmesi açısından kritik rol oynar. HIV testi, kan veya tükürük örneği alınarak yapılır ve sonuçlar genellikle kısa sürede öğrenilebilir. Günümüzde evde uygulanabilen hızlı test kitleri de mevcuttur.Bu konuda Doçent Doktor Zeynep Aslı KAPLAN ile iletişime geçerek daha detaylı bilgi alabilirsiniz

Sonuç: HIV’in Farklı Yüzlerini Tanımak, Erken Tanıya Kapı Aralamak

HIV enfeksiyonunun belirtileri, akut dönemdeki grip benzeri semptomlardan, asemptomatik dönemin sessiz ilerleyişine ve AIDS evresindeki çeşitli fırsatçı enfeksiyonlara ve kanserlere kadar geniş bir yelpazede değişiklik gösterebilir. Erken tanı, HIV pozitif bireylerin tedaviye erken başlamasına, sağlıklı bir yaşam sürmesine ve virüsün başkalarına bulaşmasını önlemesine olanak tanır. HIV hakkında doğru bilgiye sahip olmak, risk faktörlerinin farkında olmak ve gerektiğinde test yaptırmaktan çekinmemek, bu küresel sağlık sorununa karşı verilecek en önemli bireysel ve toplumsal adımlardır. HIV’in sessiz yüzlerini tanımak, erken tanıya ve etkili mücadeleye giden yolda ilk adımdır

1. Akut Retroviral Sendrom (ARS): Primer Enfeksiyon Belirtileri

  • Zamanlama: Maruziyetten 2-4 hafta sonra (5-28 gün aralığı)
  • Klasik Triad:
    • Ateş (%88 olguda): 38.5-40°C aralığında, 7-10 gün süreli
    • Lenfadenopati (%74): Genellikle >2 cm, bilateral servikal zincir
    • Farenjit (%70): Eksüdasız, ağrılı
  • Nörolojik Bulgular (%40-50):
    • Aseptik menenjit (BOS’ta lenfositik pleositoz)
    • Periferik nöropati (distal parestezi)
    • Guillain-Barré benzeri tablo
  • Dermatolojik Manifestasyonlar:
    • Makülopapüler döküntü (%30-50): Gövdeden başlayan, 5-8 mm çaplı
    • Mukokutanöz ülserler: Özellikle oral ve özofageal

2. Klinik Latent Dönem: Asemptomatik Viral Replikasyon

  • Süre: Ortalama 8-10 yıl (antiretroviral tedavisiz)
  • Subklinik Bulgular:
    • Persistan generalize lenfadenopati (PGL)
    • Hafif performans düşüklüğü (HIV ile ilişkili nörokognitif bozukluk)
    • Oral kandidiyazis (%15-20)

3. AIDS Evresi Belirtileri (CD4 <200 hücre/mm³)

  • Oportünistik Enfeksiyonlar:
    • Pnömosistis jirovecii pnömonisi (PCP):
      • Subfebril ateş
      • İstirahat dispnesi
      • Kuru öksürük
      • Hipoksemi (PaO2 <70 mmHg)
    • Serebral toksoplazmozis:
      • Fokal nörolojik defisit
      • Baş ağrısı (BOS’da IgG pozitifliği)
      • Epileptik nöbet
  • Neoplastik Komplikasyonlar:
    • Kaposi sarkomu (HHV-8 ilişkili):
      • Mor-kırmızı maküller (özellikle yüz ve gövde)
      • GIS tutulumunda melena
    • Non-Hodgkin lenfoma:
      • B semptomları (ateş, kilo kaybı)
      • Santral sinir sistemi tutulumu

4. Gastrointestinal Sistem Tutulumu

  • Özofajit:
    • Candida (%85)
    • CMV (%10)
    • HSV (%5)
  • Kronik Diyare:
    • Mikrosporidium
    • Kriptosporidiyozis
    • MAC enfeksiyonu

5. Nöropsikiyatrik Belirtiler

  • HIV ensefalopatisi:
    • Demans benzeri tablo
    • Yürüme bozukluğu
    • Mesane disfonksiyonu
  • Depresyon:
    • %30-40 prevalans
    • Antiretroviral ilaçların yan etkileri ile karışabilir

6. Hematolojik Anormallikler

  • Anemi (%60-80):
    • Kronik hastalık anemisi
    • Zidovudin ilişkili megaloblastik anemi
  • Trombositopeni (%30-60):
    • İmmün aracılı mekanizma
    • Platelet sayısı genellikle >50,000/mm³

7. Endokrin ve Metabolik Komplikasyonlar

  • Lipodistrofi:
    • Periferik yağ kaybı
    • Dorsoservikal yağ birikimi (“bufalo kamburu”)
  • İnsülin direnci:
    • Proteaz inhibitörleri ile ilişkili
    • Tip 2 DM riskinde artış

8. Tanısal Yaklaşım

  • 4. Nesil Kombine Test:
    • p24 antijen + anti-HIV antikor
    • Pencere dönemi 18 güne inmiş durumda
  • Viral Yük:
    • 100,000 kopya/mL akut enfeksiyonda

    • Tedavi takibinde kullanım

9. Ayırıcı Tanı

  • EBV enfeksiyonu:
    • Periferik yaymada atipik lenfositler
    • Heterofil antikor pozitif
  • CMV enfeksiyonu:
    • Retinit (AIDS’te görülebilir)
    • pp65 antijeni pozitif

10. Güncel Tedavi Prensipleri

  • Başlangç Kriterleri:
    • CD4 <500 hücre/mm³
    • Gebelik
    • HIV ile ilişkili nörokognitif bozukluk
  • Tercih Edilen Rejimler:
    • 2 NRTI + 1 INSTI (ör: TDF/FTC + DTG)
    • CD4 <200’de PCP profilaksisi (TMP-SMX)

Sonuç ve Öneriler
HIV enfeksiyonu artık kronik bir hastalık olarak kabul edilse de, geç tanı halinde morbidite ve mortalite önemli ölçüde artmaktadır. Özellikle 46-55 yaş grubunda geç tanı oranlarının %60’ları bulduğu unutulmamalıdır.

Klinik Uygulama Önerileri:

  1. Persistan lenfadenopatisi olan tüm hastalarda HIV testi
  2. Tekrarlayan mukokutanöz enfeksiyonlarda immün yetmezlik araştırması
  3. AIDS tanımlayıcı hastalıklarda mutlaka altta yatan HIV araştırması
Open chat
Merhaba. Size nasıl yardımcı olabiliriz?